Connect with us

Şiir

Meryem Ağar -Kâbus

Published

on

Toprağı eşeledi yaşlı ve yorgun bir el

Maharetli ve çalışkan tırnaklarla

Bir çukur kazdı ve suladı içini

Sırf diğer günlerden daha kızgın ve bıkkın diye

Biraz ağladı ve tükürdü içine belki.

Sonra karıştırdı yavaşça birbirine

Su ile toprağı, yaşam ile ölümü.

Buğulu gözleriyle, çok da anlamaz iken esasen

Sınırlarına ateş döşediği bir kalıp çizdi

Ve azap içindeyken avuçları,

çamurla doldurdu içini.

Annemin rahmiyse çoktan sancıyordu

Kan ve gözyaşıyla beslenip -bir parazit gibi-

tutunmaya çabalarken aslında ben

Bulanık bir imgeydim orada duran,

sessiz ve aciz.

Ben, durduğu her yerde savrulan,

Savrulduğu her yere keşkeler yağdıran.

Bir eylül gecesi doğdum ben, merhaba

Ve güzü getirdim asırların en isli alayına.

Ağladım ve tek bildiğim buydu

Ne dil bilirdim,

ne de kullanmayı ellerimi ve ayaklarımı

Açtım veya pistim belki

Ama annemin benden başka işleri vardı,

temizlik ve yemek, yemek ve temizlik

babamın önemli ve başka ve uzak işleri.

Ağladım, kimse bakmadı yüzüme

Ağladım ve hiç unutmam, hiç ama hiç, asla

Tüm bayağı ayaklar tekmeledi beşiğimi.

Uyudum ve uyandım sonra

Sisler içinde, lekeli bir yatakta,

ürkek ve şaşkın

Yapma diye yakardım pis bir çift ele

Ağladım, mıhladı beni kendine

Kaçmak ve koşmak istedim

Kemiklerim sızladı, sesim zayıftı

Ve en kötüsü, annemin çok işi vardı,

babamın benden çok uzakta

önemli ve çok başka işleri.

Önemli ve çok daha başka olmak istedim sonra

-büyürken kemiklerim, üşüdü ve büzüldü kalbim-

Koşmak ve uzakları bulmak;

kaçmak ve en yakınıma dönmek.

Aynı pis eller durdurdu beni

Aynı bayağı ayaklar çelme taktı

Bedenim yapıştığında yer yüzüne

Bir ses eğildi üzerime

“Ey ruhum; uyan artık bu kâbustan!”

“Paramparçasın, döküldün ve çamura battın

Bak, sınırları aştın, ateşlerde yandın

Unutuldun ve kayboldun bu kuytuda

Uyan uyan uyan uyan

Uyan artık bu kâbustan!”

Uyandım, kızgın ve bir o kadar bıkkın

Ve kalkıp baktım göğün kirli yüzüne

Cevap ver, ey yaşlı ve yorgun el!

Neden gelip beni sislerin içinden çıkarmadın?

Ufacıktı ellerim, muhtaçtı, neden tutmadın?

Cılız kemiklerim ve zayıf sesimle beni,

beni neden bu çukurun içine attın?

Ağladım kendime

ve tükürdüm gökte yerde kim varsa yüzüne

Artık yüzüme baksın ve cevaplasın biri

Kirli eller boğazımı sıkıca kavrarken hâlâ

Kim bu yüzüme çarpan leş nefesin gerçek sahibi?

Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir