Connect with us

Şiir

Betül Balıktutan “Şakaklarımızda Diriliş Çiçekleri”

Published

on

Ey ulu göğsünde saklayan bilgiyi

Aç bize surlarını

Bilelim şimdiyi

Ve sonrayı

Yeniden başlamak zamanı değil midir?

Saatin yelkovanı ve akrebi

Öğret bize

Koca bir çınarı okumayı

Ve sonra dönüp çatısız bucaklarımıza

Farklı hikayeler yazmayı

Sembolik bir umut değil bizimkisi

Biz artık

Gerçek bir hayat kokusu

Çizerek uyanmak istiyoruz

Yeni günün gözbebeklerindeki ışıltıda

Değnekler değdiler ölülere

Yürüsün diye hayatları

Kuş sesleri deldi gökyüzünün

Bulutsu yazını

İşte şimdi gerçek bir yaşamak zamanıdır  

Bizler bu anları sırtımıza yapıştırıp

Şakaklarımızda diriliş çiçekleri

Avuçlarımızda hayat çizgileri

Bir gün hepimizi kurtaracak

Ak pak bir beklemekte durduk

İstikbalin sarı çiçek bahçelerini.

1 Comment

1 Comment

  1. İlknur

    24 Mart 2025 at 01:31

    Bu şiirler “Bir gün hepimizi kurtaracak”.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şiir

Kadir Erdem “Nadas”

Published

on

Duvarlarının en azından birinde

Aşk bir vebadır.

Yazmayan hiçbir memlekette

Rahatça koynuna giremem.

Nabat bir tevellüt aşındırıyorum

Beklenirken damla,beklenirken sıhhat

Beklenirken aydınlık bir halk oluşunu

Ben ki seni delişmen seviyorum ya

İşte bu da bana ders olsun.

Neden ağıziçlerin hep nadas yeri?

Hiçbir canlının yavrusu doğmuyor yanında

Yıkılası bir kent izlenimin

Havan ise kurşundan geçilmiyor.

Tamam peki karanlık varsın olsun

Ama senin her gün katran damlayacak

Üstüne.

Continue Reading

Şiir

Emre Atalı “Tükeniyoruz”

Published

on

Bu kalemin ucunda sanki kömür yerine kan durur; kendimi yitiriyorum

Bunca kelamı kim oluşturur bu ahraz dizelerde?

Toz konmamış esmer derime yapışan bir lanetli ruh,

Öfke ve hüzün sarayı olan kalbime mi saldıracak birde?

Hislerime yansıtamadığım bu mevsimin kirli, sarı rengi.

Bir taraftan manasız bir soğuğun ahmak beynimdeki ahvali.

Hiç gülen bir surat görmemiş tarladaki dedemin çektiği hasret;

Kömür yerine kan sebebini sunan gönülsüz bir tercih mi?

Gün yüzü görmeyeli sanırım dört milyon yılı geçiyor.

Benden önce de buradaydın, seni aptal dünya!

Güneşi göremediğin o kadar yıl yaşamayı neden istedin?

Açık, sarı bir ışık hüzmesini görmek için mi verdin bunca çaba?

Kömür karası gözlerim artık yaş yerine kan gönderiyor; hissettim.

Yeterince deniz mavisini gördüm; bana kalsa bu kadar süre kâfi.

Madem dünya yaratıldı benim için, o zaman ahiretin temel taşı benim.

Ah, bir de bileğim dönse, neler yazacağım da kalacağım bu dünyada baki!

Ben ve bahtım üç milyon yıldır anlaşamıyoruz; kendisi bir bela.

Kıpkızıl bir gökyüzünün narenciye kokusu gibidir, tarifi manasız.

Kahır matemi içerisinde beyaz hayallerin kapkara gerçeği olan bu dünya;

Beş milyon yılı devirdik, çok sever, bırakamaz katiyen, etmez veda.

Gözlerim, gördüğü gerçeklere inanmamayı tercih edeli iki milyon yıl oldu.

Hoş-ayende ne varsa sundu; masumiyet temsilcilerime bu zulüm çok,

İnanmayın bu dünyaya! Sizi güldüren her vaktin ardı, zehr-i kahırlarla dolu

Buradan göçen her ruh kurtuluyor; biz kaldıkça tükeniyoruz, bunu böyle bilen yok.

Continue Reading

Şiir

Pakize Güvenç – Atların Toynakları

Published

on

Kekik nefesimde barut yanığı! tarçın muştusudur tenim.. b’ak krokiye  kronik kalp yetmezliğinden geçiyoruz, sadece geçiyoruz. Farid Farjad dinle. Bir çocuk niçin klasik müzik dinler ki ? Travmalarımdan başladı öpmeye.

kalbin progresif daralmasıdır bu podyum güzellemesi dünya. Enjektörler cana Bb majör gamsa aklın libası yırtıktır vasit nefse aşk dökülür.

yeryüzü ayetlerinde çocuksun sen lavinia kalbin kâinatın sessiz harflerinde ilhan berk’in deniz eskisi dünya telaşlarında prangalar eski.Ve ben borderline bir çocuğu kolaylıkla kusamadım kuşunuzun kanatlarına.Çok ağladı israf oldu ıtırlar yarasında.Gazete küpürlerinde hayat dokusu, bir şiltenin bir anda sinmez

buğusu.Çok yoruldum, bir şiir olasım kalmadı.Nazım’ın hikmeti kime Piraye?

Yalın harflerim dünya karması. Vera bismillah diyerek; Ahmet Erhan’ın gülşiirin de Atlas gerdanlarla okyanus iliştirdim ruhuma anne!Birhan keskindir bileklerimde.

Kuru üzüm g’ecesi dünya aşkın vişne çürügü.. güneşe çıplak gözle baktım bayım

Buldum aradığım yeri,hece taşında deliryuma haladol istemem .

Lâlü ekbem bir kâmbur

Yeni yetmezlik öznesi ergen yüzlü zarif kızların cânında buz parçacıkları gibi dünyanın mimiklerine dağılır…. attığımda o oku ben atmadım sen attın yada kalbi kırık bir ok nereyi vurursa oradayım sendeyim!?  Hiçbir ideoloji karmaşası kaburgalarının anatomisini tırmanıp aşk badesini dökerek simurgu ferriddun Attar’dan dinletecek kadar aşk akıllı değildir.Ben periyodik olarak seviyorum bayrak taşır gibi aşk puntoluyorum!

Çerağı silybum kilisesinden yakıp, tüm kül sesli çocuklara amentü bakışıyla aşılanıp narince sebe melekesine bakıp, gülteninden geçiyorum.

Haydar Ergülen “gurbet kuşu” dedi bana.

Gülten Akın’tıya kapılır mı? Anneler terki!

Gültenin Alper gencere üç şiirlik canı var.

Ne diyeyim sana sımsıkı sarılamıyorum dünya.

Continue Reading